Yazarlar: Ümit Yaşar Özkan&Elif Konar Özkan
Resimleyen: Sıddıka Tasa
Kitabı ÖYEMER İçin İnceleyen: Rabia Gülcan Kardaş
Kayıp İlanı ile başlıyor kitap. Masalcımız, yazmakta olduğu kitabın içinde kaybolmuş meğer. Ee, yarım masalda da sihirli nesnelere güvenilmezmiş, hepsi farklı çalışabilirmiş. Hal böyle olunca gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemeyen cesur kahramanlara ihtiyaç varmış yani bize, okuyucuya. Gel de göğsünü gere gere okumaya başlama şu kitabı…
Kitapta birden çok masal var. Her biri hem bildiğimiz unsurlar taşıyor hem bizi şaşırtıyor. Bence masal zeka işi. Ve zekilikler sızıyor satırlardan, her şaşırdığınızda bunu hissediyorsunuz. Zeka kadar gönül işi de tabi. Onu da yüzünüzdeki tebessümde buluyorsunuz.
Masalları okurken o büyülü dünyaya gireriz hemen. Ama sanki “Bu Bir Masal mı?”da farklı bir şey daha var. Masallar sanki bizim dünyamıza giriyorlar ara ara. Bunları en çok masal geçişlerindeki ilanlarda hissettim. Dev Emlak Nakliye, taşınma hatıralarınızı birden “acaba bir dev bizi taşısaydı nasıl olurdu?” sorusuyla sarmalayıp başka bir masala götürüveriyor, ona teslim olursanız. Ya “Masalca Dil Kursu”na ne demeli? Zümrüdüanka lehçelerinde şarkı söylemeyi vadeden bir kursun ilanı, nasıl olurdu ki bu şarkılar diye dilinizde mırıldanmaz mı?
Hani masalcımız kaybolmuştu ya, bakalım onu bulabilecek misiniz? Ayrıca şimdiden söyleyeyim, bu kitap bitmiyor. Eh zaten kim masallar bitsin ister ki?
BeyazBulut yayınevinin her kitabı gibi, muhakkak alıp, kitaplığımızı ve dimağımızı zenginleştirmeli. Umarım Ümit Yaşar Özkan ve Elif Konar Özkan da daha çok masal yazarlar. Taşların Masallarını da hatırlıyorsunuz değil mi?
Haydi biz de “acemi masalcı gibi Bismillah deyip düşelim yola, Allah da nasibimizi buldursun bize.”
Şimdiden iyi okumalar.